8 Ekim 2012 Pazartesi

B6


Saçında kurdalesi,  gülüverdi
Çekirdek çitler gibi anlattı eskiyi
Anlattıkça güzelleşti.
Hala çocuk zannediyor kendini
Ağaca tırmanıp erik toplayacak
Köpekleri sevip peşinden koşturacak
Çizgi çizgi yaşadı
Usul usul unuttu

Bıraktığın izleri unut, hatırla, unut
Geride kalanlarda unutsun
Yeni doğanlara günler, boşluklar
Usul usul temizlenir dünya

13 Temmuz 2012 Cuma

Biz geçerken köprüyü
Bacakları maviydi yolun
Gün ağarmadan
Işıkları söndü bu kentin
Yağmur yağdı biz ıslanmadık
Coşkusu varmış da güzelliğin
Susuyoruz
Genel geçer yaşadığımız
Kaybolup gider hatırası
Öz kapısında savaş
Devden adamla kaybedildi
Çırpındı Nihayet kapısı
Mekânın önemi yok
Beceriksizliğimize yanarım
Ermişler söylenip durur.

Gerçekler silinmiş duvar yazısı
Topluma arz edilmedi
İncitilmiş tarih düştü avuçlarımdan
Pembe çiçek ellerime değdi
Artık rahat uyuyamam
Hangi limandan demir alsa hayal
Rüzgârla sürüklenir
Sular hasret giderir
Tuza bulanmış akıl
Korkun dalgaların kölesi

30 Mayıs 2012 Çarşamba

SONBAHAR GÜNÜ MEKTUP

İntikam alır gibi yürüyordun. Bir şeyler eksik kalmış bir şeyler yolunda gitmemiş bir tek sen yolunda gidiyormuşsun, çok gerekli nedenlerin varmış bu kadar sert yürümekte. Az zamanda çok işler başaracak. Kimileri dans eder gibi yan basarak ilerliyor, dertleri mi yok nedir?

Bekliyordun beni, öylesine birşeylerle oyalanıp durdun. Sen oyalan birileri gelecek biliyorsun belki saat kaç oldu gelmedi terbiyesiz diyorsun. Neyse ki bu akşamda bir amacın var. Beni görünce gülümsedin.

Bekleyen kaybediyordu oysa, kaçarken yaşamaktan. Sen kaybetmediğini biliyorsun. Beklemeye değecek bir şey mi bulmuştun?

Hımmm aslında öylesineymiş, mişler biriktiriyorken dünya yaşadıkların gerçek olmuşlar. Tüketirken öylesine bir bakmışsın alışkanlıkların olmuş. Anlamadıklarına düşman olmuşsun. Bir yandan sevmişsin hissetmişsin ama kabullenememişsin. Söylenip durmuşsun, kovalamışsın gitmemiş. Belki sen yıllarca içip içip rahatladın, kızdın, üzüldün. Sonra sadece içtin.

Arkadaşlarım delirdi, onlara sahip çıkmaya çalıştım, cinayetler işlendi, para için etini kesip sattılar delilerin. içimdeki köpeği sevdim nasıl yaşatacağımı düşündüm. Uykularım bunlarla bölündü haftalardır.

Kalabalıklara karışmadan önce uykumu almış olsam. Bu sabah da bir şeyler eksik. Huzurlu bir İstanbul arıyor insan. Kapılar, sokaklar kapanıyor ardımdan.


Her şeyi kaybedeceğim. Eşyalar gitsin, arkadaşlar, ev. Kaybederek yok olmayacağımı da biliyorum.

Sıfır gibi yok sayıyor her şeyi. Aslında var.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

YALAN

Anılara vurucu sonlar uydurmasan da olur
Sen anlat dinlerim
Hele gülüyorsun ya yalandan
Yazık oluyor sana
Başarılar, enteresanlıklar
Sana âşıkmış bütün kadınlar
Önemli adam halleri
Olsun varsın demiyorum
Güzelliğini saklıyor.
Maskelerin ardında korkaklar
Sevdaya düşmekten kaçar…

PALYAÇO


Bütün çocuklar gülmeli
Renkleri vücudumda sevmeli
Şimdi pamuk gibi hayaller içinizde
Bütün palyaçolar oynar sizinle
Renk renk balonlar ellerinizde

Ben palyaço Bulut
Parasızlıktan girdim bu işe
Siz güldünüz ben sevindim
Kocaman kırmızı ağzımla şarkılar söyledim
Dibe vurmuşum
Eğlenerek cevap verdim

HUZURLU

Çağlayan ırmakta balık
Durgun yeşil sularda nilüfer olduk
Soğuk bir İstanbul sabahı
Hayat
Benim
Hissediyorum denizi, vapuru, kuşları
İşte güzel bir kahvaltı
Sen gittin ben kaldım
Mutlu, özgür
Soludukça havayı
Yaşama daha çok bağlı

PEKMEZ


Küfelere doldu üzüm
Tepemde arılar
Sofrada rakı
Âşıklara şarap
Bizim çocuklara tatlı

Ateş, üzüm, toprak
Şıhranada yorgunluk
Arılar oynaşır
Kadınlar çalışır
Çocuklar yer
Yeşil zeytin, Yufka ekmek, Pekmez
En güzel bağlarda yetişir
Bizdeki kardeşlik üzümleri

DALGA


Su bana alıştı
Ben suya biraz balığa
Güneş tepemde ışıltılı
Geriye çekildikçe yükseldi dalga
 İleri fırlat dedim

Kayalara çarpmış paramparça
Kendini okyanusta sanırmış.